Getir ile Girişimcilerin Gündemine Giren Endişe: Pay Sahipleri Uyuşmazlıkları
Türkiye’nin en başarılı girişimlerinden biri olan Getir, uluslararası alanda da dikkat çekici bir başarıya sahip. Son dönemde Getir’in gündeminde olan yatırımcı/pay sahipleri uyuşmazlıkları; herkesin olası uyuşmazlıkları düşünerek hareket edeceği, temkinli bir atmosfer yarattı.
Konuyu kısaca hatırlatmak gerekirse; Haziran 2024’te yapılan bir sözleşme çerçevesinde, şirketin Türkiye’deki hizmetlerinin yönetimi ve çoğunluk hisseleri bir yabancı yatırım fonuna devredildi. Bu süreç, finansal istikrarı sağlama amacı güderken, anlaşmanın ihlal edildiği ve kurucuların haklarının gasp edilmeye çalışıldığı iddialarını beraberinde getirdi.
Bu gibi gelişmeler, pay sahipleri arasındaki ilişkinin, girişimlerin sürdürülebilirliği açısından kritik olduğunu gözler önüne seriyor. Girişimcilik ekosisteminde sağlıklı bir büyüme ve gelişme için pay sahipleri arasındaki ilişkilerin dikkatlice yönetilmesi gerekmekte. Bu durumlarda ise uygulamada sıkça gördüğümüz pay sahipleri sözleşmelerindeki düzenlemeler ve bunlara uyulması, kritik önem taşıyor. Pay sahipleri arasındaki anlaşmazlıkların önlenmesi için pay sahipleri sözleşmelerinde özellikle dikkat edilmesi gereken kritik hususlardan bazıları aşağıdaki gibi:
▪️ Şeffaflık: Pay sahipleri arasındaki ilişkilerin hukuki açıdan sağlam bir temele oturtulabilmesi için sözleşmelerin açık, detaylı ve şeffaf olması gerekiyor. Bu sözleşmelerde, özellikle karar alma mekanizmaları, kar dağıtımı, yönetim hakları ve hisse devri gibi kritik unsurlar net bir şekilde belirlenmeli.
▪️ Pay Sahipliği ve Karar Alma Hakları: Girişimlerde pay sahiplerinin sahip olduğu haklar ve yönetim üzerindeki etkileri, titizlikle düzenlenmeli. Çoğunluk hissesine sahip olan pay sahiplerinin yönetim hakkı ile azınlık hissedarlarının hakları arasında dengenin sağlanması gerekli. Azınlık hissedarların, çoğunluk hissedarların kararlarını keyfi bir şekilde değiştirmelerini engellemek için çeşitli mekanizmalar getirilmeli.
▪️ Yönetim Kurulu Yapısı: Yönetim kurulunun bağımsızlığı, pay sahipleri arasındaki uyuşmazlıkların önlenmesinde kritik bir rol oynamakta. Yönetim kurulunda bağımsız üyelerin bulunması, kararların objektif bir şekilde alınmasını sağlar ve çıkar çatışmalarının önüne geçer. Ayrıca, yönetim kurulunun aldığı kararların düzenli bir şekilde pay sahiplerine bildirilmesi yükümlülüğünün getirilmesi önemli.
▪️ Yatırımcı ve Kurucu Arasındaki İlişkiler: Yatırımcılar, girişimlerin kısa vadeli kar hedeflerinden çok, uzun vadeli sürdürülebilirlik ve büyüme potansiyeli üzerine odaklanmalı. Bu bağlamda, pay sahipleri sözleşmelerinde, yatırımcıların aceleci kararlar alarak, girişimin büyümesini engelleme potansiyelini ortadan kaldıracak mekanizmalar oluşturulmalı.
▪️ Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri: Pay sahipleri arasında anlaşmazlık durumunda izlenecek çözüm yolları önceden belirlenmeli. Tarafların, yargı yoluna gitmeden önce alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine başvurmayı kabul ettikleri bir madde eklenmesi, uyuşmazlıkların hızlı ve etkili bir şekilde çözülmesini sağlayabilir. Ayrıca, mahkemeye başvurulması durumunda, hangi ülkenin hukukunun uygulanacağının yanında yargı yerinin de belirlenmesi kritik önem taşıyor.
Görüldüğü üzere, bir girişim için pay sahipleri arasındaki ilişki sadece finansal değil, stratejik bir öneme de sahip. Pay sahipleri arasındaki anlaşmazlıklar, sadece bir şirketin değil, bir ekosistemin de sağlıklı işleyişini etkileyebilir.